İbn Teymiyye'nin 'Ölülerin Kerâmeti Olabilir' Sözü

İbn Teymiyye'nin 'Ölülerin Kerâmeti Olabilir' Sözü 



 



İbn Teymiyye Şöyle diyor: "bazı kimselerin Peygamber Efendimiz'den (Sallallahu Aleyhi ve sellem) veya ümmetine mensup salih bir şahsiyetten bir şey dilemeleri ve bu dileklerinin yerine getirilmesidir. Bu da çok görülen bir olaydır. Böyle bir dileğin yerine gelmesi, yanı başında duâ edilen mezarda yatan ölünün kerâmeti olarak sayılabilir."  

İbn Teymiyye, İktizâu's-Sirâti'l-Müstakîm, s. 373-374, Dârul Marife, Beyrut, tsz. İbn Teymiyye, Sırat-1 Müstakim, Kabir Ziyaretleri bölümü, trc. Pınar Yay. s.493- 494. bsk 2004. 

  

Ibn Teymiyye, böyle bir dilekte bulunmayı doğru bulmamakla beraber, bu tür dileklerin Allah'ın (Celle Celâluhû) izniyle kabul olunduğunu itiraf etmiştir. Fakat aynı İbn Teymiyye, bu kaynakta ve er-Raddu ale'l Bekri kitabında bu beyanından sonra "Ne Sahabe'den ne de Selef'ten ilim ve iman ehli hiç kimse, vefatından sonra Rasûlullâh'ın (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) kabrine gelip; yiyecek, yağmur vs. gibi dileklerde bulunmamıştır; Bir kısım cahil ve imanı zayıf insanların imanlarının muhafaza edilmesi, imanlarının küfre dönmemesi için Allah (Celle Celâluhû) bazı ihtiyaçlarını gidermiştir” diyor ki bu yalan değilse iftiradır. 

  

İbn Teymiyye Er-Raddu ale'l Bekri” kitabında, Rasûlullâh'ın (Sallallâhu Aleyhi ve sellem) kabrinden yardım istemenin şirk olduğunu ve isteyenlerin öldürülmelerini istiyor; şirk olduğunu söyledikten sonra, Rasûlullâh'ın (Sallallâhu Aleyhi ve sellem) kabrinden yardım istemeye delil getirenler ve Ebû Bekr b. Mukri gibi Kabr-i Şeriften istiğase edenler hakkında 'salih, din- dar kimselerdir', diyor. Sonra da 'salih', 'dindar' dediği bu kimseler hak- kında: "Ancak onlar, hükümlerin kaynaklarını bilen; islamî hükümlerde, haram-helal bilgilerinde, sözlerine uyulacak ilim ehli kimseler değillerdir; ellerinde ne şer'i bir delil, ne de makbul bir alime dayalı nakil bulun- mamaktadır” diyor; birçok yerde ve konuda yaptığı gibi bu konuda da yanlış-eksik bilgi verip, Selef'ten hiç kimsenin yapmadığı yorumu kafasına göre yaparak insanları yanıltıp tekfir ediyor. 

  

Birincisi Geride geçen 5. Hadiste açıklandığı, Sahabe Rasûlullâh'ın (Sallalllahu aleyhi ve sellem) kabrine gelip "Ey Allah'ın Rasûlü, Allah'a dua et te Allah bize yağmur versin", diyor. Dikkat edilirse; 'kabire seslenme', 'talep' ve 'istek' var. Ayrıca İleride açıklanacak olan Utbe hadisinde olduğu gibi "Abdullah Ibn Ömer'in (Radıyallahu Anhumâ) yanındaydık. Ayağı uyuş muştu, birisi ona: 'en sevdiğin insanı zikret', dedi. O da: '(()' 'Ya Muhammedâhu', dedi. Sanki bağdan çözülmüştü." Burda kabire gitmiş, gitmemiş fark yok. İstek ve sesleniş, ölü olana... Ibn Teymiyye bunu şirk görmeyip, sünnete uygun olarak nerede ve nasıl duâ edeceğimizi göstermek için yazdığı eseri 'el-Kelimu't-Tayyib/Güzel Kelime' isimli kitabına da almış olmasına rağmen, şirk deyip 'Selef'ten kimse yapmamıştır", diyebiliyor. 

  

İkincisi: İbnu'l-Cevzî, İbrahim el-Harbî'nin şöyle dediğini anlatmıştır: "Maruf el-Kerhî'nin kabri tecrübe edilmiş bir tiryaktır/ilaçtır.'

İbnu'l-Cevzî, Sifatu's-Safve: 2/324, Şezeratu'z-Zeheb: 2/478

  

İbn Teymiyye'nin talebesi ibn Müflih (v. 763/1361) şöyle dedi: "İbrahim el-Harbî, 'Marûf el-Kerhî'nin (v.200/815) kabrinin yanında dua etmek, tecrübe edilmiş bir panzehirdir', dedikten sonra “Şeyhimiz İbn Teymiyye ise, bunun kurbet olmayıp bid'at olduğunu, hatta imamların arasında nizâ' olmaksızın haram olduğunu ifade etmiştir.'

Ibn Müflih el-Makdisî el-Hanbelî, el-Furû, thk. Abdullah b. Abdilmuhsin et-Türkî Beyrut, Müessesetü'r-risâle, 1424/2003), 3: 229

  

Marûf el-Kerhî'ye Bağdât ahâlisi ve bütün müslümanlar tarafından devamlı hürmet edilirdi. Kabri duâların kabul edildiği, hastaların şifâ bulduğu bir yerdir. Duâların kabul edildiği herkes tarafından tecrübe edilmiştir. İmâm-1 Yâfii de bunu bildirmektedir. Dua derken ondan çocuk, ev, vb. istemek şekli değil; ‘Allah'ım, burda yatan Marûf el-Kerhî'nin hürmetine...' ya da 'Marûf el-Kerhî hazretleri, benim şu hacetim için Allah'a dua eder misin?' şeklinde Allah'dan istenilirdi. 

  

İmam Zehebî, İmam et-Tebarânî, yine hadis imamı olan Ebû Bekr b. Mukrî ve Ebû❜ş-Şeyh 'Kabr-i Saadet'e giderek: "Ey Ellah'ın Rasûlü! Açlık bizi perişan etti!" diye serzenişte bulundular.

ez-Zehebî, Siyeru A'lâmi'n-Nübelâ, XVI, 400-401. 

  

İbn Teymiyye ne demişti? 'bu tür istekleri cahil ve imanı zayıf olanlar yapar', demişti. Sizce şu ismi zikredilen Sahabeler, Tabiin, Tebeu't-Tabiin ve Selef uleması meşhur muhaddisler mi cahil ve imanı zayıf kimselerdir, yoksa Selef'e muhalefet ederek: kabirlere gidip dua etmeye ‘bidat'; istiğaseye de 'şirk' diyen İbn Teymiyye mi!? Biz her ne kadar İbn Teymiyye' nin kasdının bu olduğuna ihtimal vermek istemesek te, farkında olmadan bu görüşüyle Rasûlullâh'ın (Sallallâhu Aleyhi ve sellem) kabrine gidip 

  


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tağuta belli şartlarda muhakeme olunur.

Fıkıh usulüyle ilgili soru ve cevapları. Fıkıh Usulu