- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yazan:
Kürsüdeki Mücadele
-
CANLI AKIŞ
- Timurtaş Hocanın Bütün Sohbetleri.2. Ders İstanbulun Feth-i 2. Bölüm Timurtaş Uçar Hoca
- Timurtaş Uçar Hoca'nın Bütün Sohbetleri1. Ders İstanbulun Feth-i 1. Bölüm Timurtaş Uçar Hoca
- UncategorizedBENİM PEYGAMBERİMİN DİNİNE SEN ORTAÇAĞ DERSEN BÖYLE ALIRSIN AĞZININ PAYINI
- Timurtaş Hoca VaazlarıİSLAM ÇAĞ DIŞI DİYEN ÖZGÜR ÖZELE TİMURTAŞ HOCANIN TOKAT GİBİ CEVABI
- İhsan Şenocak HocaOrman Yangınlarının Sönmesi İçin Yağmur Duası - İhsan Şenocak
- Dini VideolarSOSYAL MEDYADA YAPTIĞINIZ HERŞEYDEN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ.
- kadir mısıroğluBU ZAMANIN YÜZ AKI HOCALARINDAN BİRİSİ İHSAN ŞENOCAK. - ÜSTAD KADİR MI...
- Sinan Yılmaz HocaSORU: İMAN ARTARMI EKSİLİRMİ?
- Ahmed Doğan HocaHIZ DÜNYASINDA TÜKETTİKCE TÜKENİYORUZ!! - Ahmed Doğan Hoca Vaaz
- Dini VideolarCenhennem % 0.78 ucuzladı Nimet bol şükür yok Halil Konak hoca
- Timurtaş Hocanın Bütün Sohbetleri.2. Ders İstanbulun Feth-i 2. Bölüm Timurtaş Uçar Hoca
- Timurtaş Uçar Hoca'nın Bütün Sohbetleri1. Ders İstanbulun Feth-i 1. Bölüm Timurtaş Uçar Hoca
- UncategorizedBENİM PEYGAMBERİMİN DİNİNE SEN ORTAÇAĞ DERSEN BÖYLE ALIRSIN AĞZININ PAYINI
- Timurtaş Hoca VaazlarıİSLAM ÇAĞ DIŞI DİYEN ÖZGÜR ÖZELE TİMURTAŞ HOCANIN TOKAT GİBİ CEVABI
- İhsan Şenocak HocaOrman Yangınlarının Sönmesi İçin Yağmur Duası - İhsan Şenocak
- Dini VideolarSOSYAL MEDYADA YAPTIĞINIZ HERŞEYDEN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ.
- kadir mısıroğluBU ZAMANIN YÜZ AKI HOCALARINDAN BİRİSİ İHSAN ŞENOCAK. - ÜSTAD KADİR MI...
- Sinan Yılmaz HocaSORU: İMAN ARTARMI EKSİLİRMİ?
- Ahmed Doğan HocaHIZ DÜNYASINDA TÜKETTİKCE TÜKENİYORUZ!! - Ahmed Doğan Hoca Vaaz
- Dini VideolarCenhennem % 0.78 ucuzladı Nimet bol şükür yok Halil Konak hoca
- Timurtaş Hocanın Bütün Sohbetleri.2. Ders İstanbulun Feth-i 2. Bölüm Timurtaş Uçar Hoca
- Timurtaş Uçar Hoca'nın Bütün Sohbetleri1. Ders İstanbulun Feth-i 1. Bölüm Timurtaş Uçar Hoca
- UncategorizedBENİM PEYGAMBERİMİN DİNİNE SEN ORTAÇAĞ DERSEN BÖYLE ALIRSIN AĞZININ PAYINI
- Timurtaş Hoca VaazlarıİSLAM ÇAĞ DIŞI DİYEN ÖZGÜR ÖZELE TİMURTAŞ HOCANIN TOKAT GİBİ CEVABI
- İhsan Şenocak HocaOrman Yangınlarının Sönmesi İçin Yağmur Duası - İhsan Şenocak
- Dini VideolarSOSYAL MEDYADA YAPTIĞINIZ HERŞEYDEN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ.
- kadir mısıroğluBU ZAMANIN YÜZ AKI HOCALARINDAN BİRİSİ İHSAN ŞENOCAK. - ÜSTAD KADİR MI...
- Sinan Yılmaz HocaSORU: İMAN ARTARMI EKSİLİRMİ?
- Ahmed Doğan HocaHIZ DÜNYASINDA TÜKETTİKCE TÜKENİYORUZ!! - Ahmed Doğan Hoca Vaaz
- Dini VideolarCenhennem % 0.78 ucuzladı Nimet bol şükür yok Halil Konak hoca
1. Ders İstanbulun Feth-i 1. Bölüm Timurtaş Uçar Hoca
Sübhaneke lâ ilme lena illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmü'l-hakîm. Sadakallâhu'l-azîm. Ve belleghenâ Resûlühü'l-Nebiyyü&#...
Sübhaneke lâ ilme lena illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmü'l-hakîm.
Sadakallâhu'l-azîm.
Ve belleghenâ Resûlühü'l-Nebiyyü'l-Kerîm.
Rabbi şrahli sadri ve yessirli emri ve hlül'ugdetem min lisâni yefkahu
kavli.
Amin.
اَمَّا بَعْدُ فَالْاَوَّلُ اللّٰهُ وَالْاٰخِرُ اللّٰهُ وَالظَّاهِرُ اللّٰهُ وَالْبَاطِنُ اللّٰهُ
فَمَنْ كَانَ فِي قَلْبِهِ اللّٰهُ فَمُعِينُهُ فِي الدَّارَيْنَ اللّٰهُ فَمَنْ كَانَ فِي قَلْبِهِ غَيْرُ اللّٰهُ فَخَصْمُهُ فِي الدَّارَيْنَ اللّٰهُ
لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ هُوَ الْحَقُّ الْم
Muhammedur Rasulullahi Sadikul Va'dil Emin. Aziz müminler, asil müslümanlar, yeryüzüne ezeli ve ebedi bir dava için gelmiş bulunan müslümanlar,
o davayı tahakkuk ettirinceye kadar
dünya üzerinde sükunet bulmaya,
huzur bulmaya,
rahat etmeye,
istirahat etmeye
imkân ve ihtimal bulamayacaklardır.
Davayı
tahakkuk ettirinceye kadar.
Nedir
yeryüzünde Müslümanın peşinde koşması gereken dava nedir?
Bunu
yine Kur'an-ı Kerim'den öğreneceğiz.
Ve bunu tespit ettikten sonra
Sultan Fatih'in
İstanbul'u fethi üzerinde
biraz daha değişik açıdan,
biraz daha başka bir yönden durmaya çalışacağız.
Aziz müminler,
Kur'an-ı Mübin
Müslümanlara şöyle bir emir veriyor.
Bakara suresinin 193 numaralı ayeti. Ey müminler ve müslümanlar! Yeryüzünde fitne ve fesat kalmayıncaya kadar
Dini Celil-i İslam'ın bütün yeryüzüne
hakim olmasına kadar,
Dini Celil-i İslam'ın
Allah'ın oluncaya kadar,
kafirlerle,
din düşmanlarıyla
mücadele etmeye,
mukatele etmeye devam ediniz.
dediği oluncaya kadar,
yeryüzünde Allah'ın hükmü geçinceye kadar,
bütün kıtalarda İslam'ın hükmü geçerli oluncaya kadar
mücadeleye devam ediniz.
Gazaya,
cihada devam ediniz.
Cihada
devam ediniz hükmü böylece Kur'an'da
kesinlikle yer almış bulunuyor.
Demek ki aziz mü'minler,
din,
yeryüzünde din Allah'ın oluncaya kadar,
ne demek bu?
Allah katında din,
hepinizce bilindiği gibi İslam'dan başkası değildir.
اِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَامُ Allah
katında din ancak İslam'dır.
Ancak İslam.
Ve yeryüzünde din diye
kıtalarda,
dünya üzerinde insanlığın din zannettiği,
din,
dini inançlar zannettiği,
Batıllar,
hurafeler,
haksızlıklar ortadan kalkıp da dünyaya Allah'ın dini hâkim oluncaya kadar ehl-i küfürle mücadele edin.
Ayet.
Bakara suresi 193 numaralı ayet.
İşte bu
ayet-i kerimenin ışığında İstanbul'un fethine bakacağız.
Ve en sabit nokta buradan başlayacak.
Efendiler,
bakınız
bu vazife terk edilirse ne olur?
Bunu da Kur'an'dan şimdi arz edeceğim.
İstanbul'u
fethetmek üzere Sultan Fatih'den önce ilk defa
Emeviler zamanında,
Emeviler zamanında
Abdurrahman bin Velid kumandasında bir İslam ordusu gelmiştir İstanbul'a.
İslam ordusu,
Hazreti Muhammed Mustafa
aleyhissalatu vesselam Efendimizin mübarek ruhunu Allah'a
teslim ettiği tarihten elli altı sene sonra İstanbul'a bir İslam ordusu gelmiştir.
Devir Emeviler devridir.
Kumandan Abdurrahman bin Velid'dir.
Sonra
bu ordunun esası sahabedir.
Ashab-ı Muhammed Mustafa'dır.
Sahabe
ordusu.
Bu ordunun içerisinde doksan küsur yaşına varmış,
saçları beyin beyaz,
gözleri dipdiri,
kulakları bütün Kur'an'ı açık,
gönlünde Allah'tan başka bir sevda bulunmayan Hazreti Eyyub Sultan da var.
Eyyub Sultan,
İstanbul'a geldiler,
Konstantiniyye.
İstanbul'un İslami kaynaklarda adı Konstantiniyedir.
Yani Konstantin şehri,
Konstantinler şehri.
Eyüp Sultan,
Bedir Cengini görmüş bir sahabi,
Uhud Cengini görmüş bir sahabi,
Hendek Harbi'ni görmüş bir sahabi,
Hz.
Habibullah'ı yedi ay evinde misafir etmiş sahabi,
Rasulü Zişanımızın akrabası,
sancaktarı,
bahtiyarı İstanbul'a gelmiş.
Bir münakaşa yapılıyor.
İstanbul'un etrafında öyle korkunç surlar var ki,
hisarlar surlar,
sur ile kaplı.
O surları delmek,
yıkmak,
yırtmak mümkün değil.
Kaç bin defa
tecavüz edilmek istenmişse de muvaffak olunamamış.
İstanbul'un etrafı öyle müstehkem,
öyle kuvvetli,
kudretli taşlarla örülmüş,
surlarla çekilmiş ki giriş mümkün değil.
Öyle
bir kala içine almışlar.
Bu kalanın üzerine çıkıp içeriye atlamak,
doğrudan doğruya tehlikenin içine atlamak.
Bu mevzular konuşulurken
sahabeden bir kısmı İstanbul surlarının üzerine çıkıp da içeriye atlamak iradesini ortaya koydukları zaman bir kısmı şu âyet-i kerimeyi okuyorlar.
وَاَنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ
وَلَا تُلْكُوا بِاَيْدِيكُمْ اِلَى التَّهْلُكَ
Ayet.
Bu da Bakara suresinin 195 numaralı ayeti.
Ey Allah'ın kulları!
Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın!
Ayetini okuyorlar.
Ve bunu bu manada tefsir etmeye çalışıyorlar.
Orada
Eyüp Sultan kalkıyor.
Bütün heybetiyle ayağa kalkıyor.
Bu âyetin manası bu değildir diyor.
Bu âyet-i kerime,
وَلَا تُلْكُوا بِاَيْدِيكُمِ لَتَّهْلُكَ Kendinizi tehlikeye atmayın.
Âyet-i kerimesi nâzil olurken,
Hazret-i Peygamber'e gelirken,
ben o esnada oradaydım diyor.
Âyet
nâzil olurken oradaydım.
Bu manada gelmedi.
Biz Allah Rasulüne şöyle söylemiştik de bu ayet şöyle gelmişti diyor.
Demişler ki ashab-ı kiram,
bütün cenkleri kazanmışlar,
Uhud'u,
Hende'yi,
Bedir Harbi'ni kazanmışlar,
etrafı susturmuşlar,
çevrede hakimiyet dini İslam'ın eline geçmiş.
Artık
o civarda müşrik kalmamış,
putperest kalmamış,
hepsini İslam'a çevirmişler.
Ve sonra Resulullah'a demişler ki,
''Ya Resulallah,
Allah bize nusret verdi,
Arabistan
yarımadasında İslam'ı hakim hale getirdik.
Artık
bundan böyle vazife bitti.
Bize müsaade edin de evimizle,
barkımızla uğraşalım,
eşya toplayalım.
Bir de biraz zengin olalım,
mal yığalım,
madde toplayalım.
Evimizle,
barkımızla uğraşalım.''
Biraz istirahat edelim,
biraz dinlenelim,
biraz yatalım,
dinlenelim dedik diyor Eyüp Sultan.
Resulullah'a böyle söyledik.
Efendimiz bir dakika daldı daha ağzından bir kelime çıkmadan Arş-ı Ala'dan Cebrail geldi.
Cihadı,
gazayı,
savaşı,
kafirlerle mücadeleyi terk etmek suretiyle kendinizi tehlikeye atmayın ayeti geldi diyor.
Gazayı terk ederseniz,
savaşı terk ederseniz,
mücadeleyi bırakırsanız eşya peşine,
madde peşine,
menfaat peşine,
yazlık saraylar,
kışlık köşkler peşine
Madde menfaat peşine koşar da İslam'ı hakim kılma davasını,
yeryüzünde Allah'ın hükmünü ibka davasını,
cihadı,
gazayı,
savaşı terk ederseniz kendi kendinizi tehlikeye atmış olursunuz diye Allah'tan ayet geldi diyor.
Ayete
bakın!
İşte
bu ayetlerin ışığı altında İstanbul'un fethini inceleyeceğiz.
Göreceksiniz ki,
aziz mü'minler,
Sultan Fatih,
İstanbul'u fethetmek suretiyle
Avrupa'da ve Asya'da küfür üzerine kurulmuş bulunan yirmi küsur devleti,
kâfir devleti ortadan kaldırmıştır.
Bu ayetleniş altında,
yeryüzünde
küfür üzerine kurulmuş
Yirmi küsur devleti,
devleti kafireyi,
kafir devleti Yeryüzünden ve haritadan silmiş.
Kim silmiş?
Sultan Fatih silmiş!
Bu
dava için!
Üç tane imparatorluğu ortadan kaldırmış
Sultan Fatih!
Tarihden ve coğrafya sahasından
Yirmi türlü,
yirmi küsur devleti,
üç tane imparatorluğu tarihten ve coğrafyadan silmiş ve onların yerine İslam'ı hakim kılmış Sultan
Fatih!
Ve
hükümdar olduğu müddet içinde sultanlığı,
hükümdarlığı zamanı içerisinde kendi devrinde üç yüz seksen tane cami inşa ettirmiş.
Üç yüz seksen!
Sultan
Fatih!
Gayesi,
Sultan Fatih'in gayesi,
yeryüzünde Allah'ın dinini hakim kılmak!
Bunun dışında hiçbir gayesi yok!
Burayı
anlamak lazım!
Cihattan başka,
gazadan başka,
Allah'ın dinini hakim kılmaktan başka bir gayesi yok Sultan Fatih!
Bu
gayenin dışında Fatih'i bulamayız!
Bu davanın dışında Sultan Fatih yoktur.
Ve İslam'ın da gayesi budur.
Bakınız bu ayet-i kerimeleri bir hadis-i şerif şöyle izah ediyor.
مَنْ مَاتَ وَلَمْ يَغْزُ وَلَمْ يَنْوِ مَاتَ مَيْتَةً جَاهِلِيَّةً
Manaya dikkat ediniz.
مَنْ مَاتَ
Hangi Müslüman ölürse,
velem yağzü gaza etmeden,
cihad etmeden ölürse,
Allah'ın dinini hâkim kılıncaya kadar evinde,
memleketinde,
cemiyetinde,
çevresinde,
dünyasında,
nefsinde,
neslinde Allah'ın hükmü geçinceye kadar mücadele etmeden ölürse,
Ve len yenvi,
bu mücadeleye karar vermeden,
niyet etmeden ölürse Mate meyteten cahiliyeten,
aynen Ebu Cehil gibi kafir olarak ölmüştür.
İslam'ın hakim olmasıdır dava.
Vallahi bundan başka dava yoktur.
Bu hadisi şerifi şerh eden,
izah eden âlimler
Şöyle izah ediyorlar Bir müslümanın
ayakları
ömrü boyunca Kâbetullah yolunda gidip gelmekle aşınsa,
bir
Müslümanın dudakları Kur'an okumakla aşınsa,
bir Müslümanın parmakları tesbih çekmekle aşınsa,
Bir müslümanın yüzü secde etmekle aşınsa Ama o müslümanda Yeryüzüne Allah'ın dinini hakim kılmak için Gaza ve cihat Gayreti,
hasreti,
rağbeti,
niyeti olmadan Kalbinde Allah'ın dini hakim olsun da Yeryüzünde hükmü İlahi geçsin
diye Bir niyet ve gayret olmadan ölse O müslüman kafir olarak ölmüştür diyor.
Yeryüzüne İslam hükmediyor mu bugün?
İstanbul'a İslam hükmediyor mu bugün soruyorum!
Parti pırtı ayırmadan soruyorum!
Zengin fakir ayırmadan soruyorum!
Kadın erkek ayırmadan soruyorum size!
Bugün din-i İslam,
İstanbul'a hükmedebiliyor mu?
Bunun
sualini vereceksiniz!
Bu sualin cevabını vermeye mecburuz!
Sultan Fatih'in zamanında
İstanbul'a İslam hakim idi.
Şimdi İslam hakim midir?
Hakimiyet
İslam'ın mıdır?
Şu
caddelere,
sokaklara İslam hakim midir?
Deniz kıyılarına,
caddelere,
etrafa,
mekteplere,
kitaplara,
televizyon aynasına,
radyo mikrofonuna,
gazetelere İslam hakim midir,
neyin midir?
Bu netice elde edilinceye kadar çalışmayan,
mücadele etmeyen,
bu davada canını malını harcamayanlar,
kıldıkları namazla beraber cehenneme gideceklerdir.
İslam hakim olacak.
Sultan Fatih'in derdi,
davası,
sevdası buydu.
Yeryüzünde İslam hakim olsun diye
Başka ne olabilirdi ki?
وَقَاتِلُوهُمْ Onlarla çarpışın.
Bu emri veren Allah'tır.
حَتَّى
لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ Yeryüzünde Allah'ın kullarını Allah'a ibadet etmekten geri koyan fitneler kalkıncaya kadar.
Bugün Allah'ın kullarını Allah'a ibadet etmekten geri koyan
Bunca musibetler varken Müslüman nasıl huzur duyabilir?
Müslüman nasıl mes'ud olabilir?
وَيَكُونَ الدِّينُ كُلُّهُ لِلّٰهِ Bir diğer ayette,
bütün din Allah'ın oluncaya kadar.
Din
Allah'ın hükmüdür.
Allah'ın hükmü geçinceye kadar.
Bugün İstanbul'da Allah'ın hükmü geçmiyor.
Bütün mahalle bakkalları meyhaneye dönmüş.
Eğer İstanbul'da Allah'ın hükmü geçseydi,
kimse bir damla içki içemeyecekti.
Eğer
deniz kıyılarında,
deniz sahillerinde Allah'ın hükmü geçseydi,
kadınlarla erkekler hayvani bir iştahla beraber
denize giremeyeceklerdi.
Bugün Allah'ın hükmü geçseydi Aksaray meydanında ayakta kimse kadın satamayacak,
kimse şarap içemeyecekti.
Eğer Allah'ın hükmü geçseydi İstanbul boğazında,
meyhanelerde,
gazinolarda,
diskoteklerde alenen zina edilemeyecekti.
Eğer Allah'ın
hükmü geçseydi İstanbul'da okullarda ve üniversitede kimse Allah'ı inkar edemeyecekti.
Eğer İslam'ın hükmü geçseydi televizyonda aşk gemisi namında zina ve fuhuş hareketi gösteremeyecekti.
Demek ki İslam hakim değildir.
Sen istediğin kadar namaz kıl.
Eğer senin davan ve derdin İslam'ı hakim kılmak değilse o namaz seni cehenneme götürecektir.
Gayen bu değilse.
Çünkü işin aslı budur.
Hocam sen bunu nereden söylüyorsun?
Kur'an'dan söylüyorum.
Hepinizin ezbere bildiği bir sure var.
Erah-ı Eytel-Lezî suresi
ki Kur'an-ı Kerim'de Maun suresi diye geçer.
Erah-ı
Süreyi
biliyorsunuz.
O sure içinde namaz kılanlarla alakalı
korkunç bir ayet var.
Namaz kılanlarla.
Namaz kılmayanlarla değil,
namaz kılanlarla alakalı bir ayet.
Ama korkunç bir ayet.
Ne
diyor Hz.
Allah?
فَوَيْلٌ
لِلْمُصَلِّينَ اَلَّذ۪ينَهُمْ اَلَّذ۪ينَهُمْ
Ya Rabbi bu ayet-i kerimenin karşısında ürküyorum,
ürperiyorum ve korkuyorum.
Rabbül Alemin buyuruyor ki,
sadece namaz kılmaktan ibarettir İslam anlayışı içinde.
Ben namazımı niyazımı kılıyorum ya benim vazifem bitmiştir deyip de kızına,
karısına,
oğluna,
yavrusuna,
cemiyetine,
cemaatine,
yönetimine aldırış etmeyen gidiş İslam mı değil mi?
Benim evimde İslam yaşanıyor mu yaşanmıyor mu?
Okuduğum gazetede fahişelerin resmi var mı yok mu?
Seyrettiğim televizyona İslamiyet hakim mi değil mi diye düşünmeden,
dert etmeden,
sevda etmeden
etmeden,
sadece namaz kılıp da cemiyetin gidişini,
vezaletlerini görmeyen,
namaz kılmaktan ibaret bir İslam anlayışı taşıyan ve böylece namaz kılanlar cehennemin en altındaki azaba gari olacaklardır diyor.
Ayet
kardeşim,
Kur'an söylüyor.
Feveylün lil musallin.
Vay şu namaz kılanların haline.
Ayet.
Cehennemin en altındaki azap derekesi,
cehennemin en altındaki azab-ı ilahinin tecellisi,
ben namaz niyaz kılıyorum ya,
başka kimseye karışmam,
etliye sütlüye karışma arkadaş,
kıl namazını cennete gidersin deyip de böyle namaz kılanlar,
vallahi cehennemin en altına gideceklerdir.
Ayet-i ilahiyedir.
Ne zannediyorsun sen İslam'ı?
Yaşadığın cemiyete İslam hakim oluncaya kadar durmayacaksın.
Sen duruyorsun,
sen uyuyorsun.
Sultan Fatih durdu mu?
Evet.
O
halde şimdi İstanbul fethine girebiliriz bu girişten sonra.
Aziz müminler,
asil Müslümanlar,
Sultan Fatih,
rahmetullahi teâlâ aleyh.
Allah'ın sonsuz rahmeti onun üzerine olsun inşallah.
Sultan Fatih.
Hazreti Fatih Sultan Muhammed Han.
Resmi şey bu.
Bütün hazırlıklarını yaptı.
İstanbul'a,
Hakim olmak,
İstanbul'a
nefsiyle değil diniyle hakim olmak,
dinini hakim kılmak İstanbul'a
derdi,
davası,
düşüncesi bu.
Bunun için bütün hazırlıklarını ikmal etti Sultan Fatih.
Dini bir dava olarak ortaya çıktığı için de
o günkü alem-i İslam'da
ne kadar ulema,
ne kadar evliya,
ne kadar dervişler,
ehlullah varsa hepsine davetiye yazdı,
gelin İstanbul'un fetih hareketine katılın dedi.
Yeryüzündeki bütün İslam dünyasına name yazıyor,
mektup yazıyor Sultan Fatih,
ne kadar evliya varsa,
ulema varsa,
Aşıklar,
salihler,
zakirler,
fakirler,
dervişler,
sufiler,
tarikat erbabı hepsini hepsini
topluyor saflarında.
Bugün ok meydanı dediğimiz ok meydanı Kasımpaşa'da.
Ok meydanı dediğimiz sahanın ortasında bütün bu Allah dostları için,
ehlullah için,
evliyaullah için muazzam bir karargah inşa ediyor.
Hepsini orada topluyor.
Benim askerlerim top güllesi atarken,
benim askerlerim ok atarken,
siz de burada İstanbul'un fethi için durmadan tesbih çekip Allah'a yalvaracaksınız
diyor.
Böyle başlıyor Sultan Fatih.
Tarihlerde bunlar yazılmış.
Sar yanına
devrinin en büyük alimlerinden,
en büyük evliyasından,
dilden dile kerametleri dolaşan
Akşemseddin Sultan.
Göğsüne
kadar uzayan bembeyaz sakalıyla
karşı yükselen başıyla yeryüzünün sekalanı ağırlığı olan Cenab-ı Akşemseddin Sultan Fatih'in yanında yer alıyor.
İstanbul fethine böyle çıkıyorlar bunlar.
Sol tarafında küçükten beri kendisini terbiye eden,
kendisini yetiştiren bir diğer hocası Molla Gürani Hazretleri.
Beraber.
Bir
Edirne'de,
Bir meclis-i meşveret açıyor.
İstanbul'u fethetmeye karar veriyoruz.
Paşalarım,
beylerim,
alimlerim,
evliyalarım,
dostlarım,
hocalarım,
herkes fikrini söylesin diyor.
Fikrini söylesin.
İstanbul'un fethine karar veriyoruz.
Yeryüzüne
İslam'ı hakim kılmak için Bizans'ın surlarının yıkılması lazımdır diyor.
Başka çare yok!
Herkes fikrini söylüyor
Umumiyetle paşalar ve beyler İstanbul fethinin aleyhinde Aman sultanım diyorlar İstanbul'un surları çok kalın Kimse aşamaz geçemez!
İstanbul'u zapt etmek kolay değil.
Hem sonra İstanbul'u zapt etsek bile elimizde tutamayız.
Bütün Avrupa'nı hırslayan devletleri bize harbaçar bizi mahveder diyorlar.
Devlete çok pahalıya mal olur diyorlar.
Hatta
Sultan Fatih'in veziri azamı başbakanı mevkiinde olan Çandarlı Halil kalkıyor.
Çandarlı Halil Paşa ben bu fethe İstanbul üzerine cihada gitmeye karşıyım diyor.
Sandarlı Halim Paşa!
O bile karşı!
Olmaz diyor,
muvaffak olamayız diyor!
Çok pahalı yaman olur diyor,
mahvoluruz,
ordu gider diyor,
devletimiz çöker diyor!
Hayır!
Akşemseddin Sultan kalkıyor Hazreti Muhammed Mustafa
aleyhissalatu vesselamın müjdesi var,
haberi var İstanbul'un fethi vallahi müyester olacaktır diyor!
Oradan Molla Gürani kalkıyor,
ben de Akşemseddin Sultan'ın fikrindeyim,
İstanbul fetholunacaktır diyor.
Yürü Sultan'ım,
yürü fethi senindir diyorlar.
İmanı görüyor musunuz?
İstanbul'u fetheden İslam'ın imanıdır.
İstanbul'u fetheden Kur'an'ın zıyasıdır.
İstanbul'u fetheden Hazreti Muhammed Mustafa'nın tebişiratıdır.
Var mı bu nefesi?
Top,
tüfek vesaire onlar işin yan tedbirleri.
Bir yan tedbiri var,
bir can tedbiri var.
İstanbul'u fetheden tedbirlerin can,
can tedbirleri iman,
iman,
iman.
Yan tedbirler top veya sayır silahlar.
Ve
İstanbul kuşatılıyor.
Bir buçuk ay
İstanbul surları kuşatılıyor.
Hücum,
hücum,
hücum,
hücum.
Hiçbir netice yok.
Kırk
beş gün geçiyor.
Hiçbir alamet yok.
İstanbul'un fethi mümkün olmuyor.
Askerler yavaş yavaş usanmaya başlıyorlar.
Yorulmaya başlıyorlar.
Fakat
Akşemseddin Hazretleri mazgal mazgal gezerek gazilerin,
yigitlerin,
Allah'ın
dostları gayret edin İstanbul sizi kalacaktır diyor tek tek geziyor iman
bu mana içinde muhasara devam ediyor kuşatma devam ediyor yorgunluk gelmiştir,
bıkkınlık bir de bir dedikodu yayılıyor
diyorlar ki ya bu Sultan Fatih canım böyle şey olur mu paşa,
tecrübeli paşaların
elini alarak
göklere doğru kaldırıp,
ya ben Bizans'ı alırım,
ya Bizans beni değiştirir.
Bunu gösteriyor zaten.
Ya ben Bizans'ı alırım,
ya Bizans beni.
Şu karara bakın.
Nihayet muhasara çok,
çok uzamıştır.
Bir alamet,
bir işaret yoktur hala.
Allah-u Teala imtihan
etmektedir.
Allah-u Teala onların sabırlarını,
metanetlerini,
tahammüllerini imtihan etmektedir.
ulama'ya,
Kur'an'a,
sünnete,
evliyaullah'a itimatlarını imtihan etmektedir.
İmtihan içinde imtihan.
Allah-u Teala
imtihan etmek istediği bir kulun başına baş ağrısı verir.
Baş
ağrısı.
Başın ağrır,
ağrır,
ağrır.
O ağrıya,
musibete ilahi kanunlar dahilinde sabreden
Gidersen imtihanı kazanırsın,
sabretmesen cehenneme odur olursun.
İmtihan ediyor.
Evet.
Nihayet
öyle bir an geliyor ki Sultan Fatih sıkılıyor iyice.
Değil de sıkılıyor.
Çok yakın dostu ve sırdaşı Bursalı Ahmet
Paşa'yı yanına çağırıyor.
Bursalı Ahmet Paşa.
gel bakayım buraya diyor.
Benim sultanım,
efendim,
hocam Akşemseddin hazretleri İstanbul'un fethi nasip olacaktır dedi ama hâlâ
bir işaret yok.
Gizlice git,
tekrar
emrini,
fermanını
ve ne görüşte olduğunu bana getir Ahmet Paşa diyor.
Gizlice Ahmet Paşa geliyor,
Yaklaşıyor çadırına Akşemseddin'in ve diyor ki,
efendi hazretleri,
sultanın efendim gönderdi.
Soruyorlar,
hocamın sözüne,
hocamın işaretine sonsuz itimadım var.
Ama fetih ne zaman ve nasıl müyesser olacak,
bize bir ümitle bir haber versin dediler diyor.
Haber!
Eğilip kulağına Ahmet Paşa'nın Akşemseddin Hazretleri,
git sultanıma söyle,
merak etmesin!
Bunca ehlullah burada,
bunca cindullah burada,
bunca
asakir-i İslamiye buradayken,
İstanbul'u zapt etmeden gitmeyeceğiz diyor,
git söyle sultana,
merak etmesin!
Ahmet Paşa geliyor,
sultanım böyle böyle söyledi diyor.
Sultan Fatih kabına sığmıyor.
Celallenmiş dehşet içinde,
hayır paşa hayır diyor!
Hocama git,
veli nimetine git!
Fethin ne zaman olacağını,
saatini,
saniyesini,
dakikasını bana haber versin,
yoksa karışmam diyor!
Saklamasın!
Fethin ne zaman olacak?
Vaktini ve saati istiyorum diyor!
Geliyor Bursalı Ahmet Paşa
Efendi Hazretleri Sultan Gadaplı,
Sultan Celalli diyor.
Fethin hangi saatte nasip olacağını soruyor.
Bunun üzerine
yine gizli bir emir veriyor,
haber veriyor.
Muhasaranın
ellinci günüdür,
elli gündür çarpışıyorlar.
Netice yok.
Git sultanıma söyle diyor.
29 Mayıs.
1453 salı günü biliyorsunuz fetih nasip oldu.
Bir gün evvel pazartesi
günü mübarek pazartesi günü biliyorsunuz Hz.
Muhammed Mustafa
aleyhisselatu vesselam efendimiz pazartesi dünyaya gelmişlerdir.
Dünyayı şereflendirmişlerdir.
Pazartesi.
Pazartesi günü diyor Akşemseddin sultanıma söyleyin gizlice askerlere istirahat versin.
Kimse bir tane ok atmasın,
top atmasın.
Istirahat!
Herkes silahlarıyla
meşgul olsun,
bakım yapsın,
bakım,
bakım.
Herkes silahını temizlesin,
sakin,
ses çıkmasın,
sada çıkmasın.
Bütün
gece kimse uyumasın,
herkes namaz,
namaz,
namaz,
tereddüt namazına katsın diyor.
Kimse uyumasın gece.
emir verilmiştir.
Sultan Fatih aynen Akşemseddin'in talimatını harfine vallahi uygulamıştır.
Şimdi İstanbul'un fethine iştirak etmiş bulunan Akşemseddin'in büyük oğlu var.
Akşemseddin Maneviyat Sultanı.
Akşemseddin'in büyük oğlu o da katılmış asker müşerisine.
Ve şimdi o naklediyor,
diyor ki,
babamın
Sultan Fatih'e verdiği talimattan haberim oldu ama yüreğim hüyüp atıyordu diyor.
Ya babamın söylediği gibi çıkmazsa,
kainata rezil olursak ne olacak dedim diyor.
Korku,
endişe sardı yüreğimi diyor Akşemseddin'in oğlu.
Fırsatımı buldum,
şafaktan eteğce zaman evvel,
gece yarısından sonraydı,
Babamın çadırına yaklaştım diyor.
Babam Akşemseddi'nin çadırına yaklaştım.
Bakayım ne oluyor,
ne hadise var.
Manzara ne?
Baktım nöbetçiler dikilmiş diyor.
Kapıda duran kardeşimiz o parlayan şeyi kaldırsın.
Tam
çadırın yanına yaklaştım diyor.
Nöbetçiler bekliyor.
Çadırın içine kimse sokulamıyor.
isem de diyor kimse müsaade etmedi.
Babam tembih etmiş kimseyi çadırına yanaştırmayın.
Bir fırsatını buldum diyor.
Nöbetçilerin arasından sızdım.
Çadırın yanına geldim.
Çadırın bir ucundan kaldırıp içeriye baktım ki diyor babam
seccadeyi üzerinde namaz kıldığı seccadeyi bir kenara atmış.
Kup
kuru yere alnını koymuş,
gözünden akan yaşlar,
vallahi topuğundan akıyor diyor.
Yalvarmış,
sarığını kaldırıp atmış,
sarığını bir tarafa çıkmış ve yalvarıyor,
Allah'ım arşın altında,
Habibim Muhammed Mustafa'yı ve beni mahcub et de diyor.
Feryat
içinde,
saçları gözyaşıyla sulanan çamura batmış,
yüzünü tanıyamadım babamın diyor.
Pençe pençe,
dolanmış düşmüş,
postu bir tarafa,
sarık bir tarafa,
her şey bir tarafa,
yamanmış arzın üzerine bir feryat içinde bağırıp çağırıyor,
Allah'ım bizi mahcup etme diyor.
Baktım İstanbul'un surlarında hiçbir hareket yok.
Askerlerin tekbir sesleri başladı.
Çadırın tekrar ucunu açtım,
baktım ki babam eller,
çamurlu ellerini gözyaşlarıyla ıslanan çamurlarla yüzüne sürüyor.
Ya Rabbi bize fethi nasip ettiğin için sana hamdü sena olsun diyor ve dua ediyor.
O anda
İstanbul suluğa battım ki Ulubatlı Hasan cihat bayrağını dikmiş orada yere diyor.
Ve fetih mi eser olmuştu.
Öğleye doğru akın
akın İslam askerleri İstanbul'a dolmuşlar ve İstanbul teslim olmuştur.
İçeriye girerken İstanbul'a,
Bursalı Ahmet Paşa diyor ki menkıbesinde,
Sultan Fatih'le göz göze geldim diyor İstanbul'a girerken,
Sultanım memnunsunuz değil mi?
Memnunsunuz değil mi dedim diyor.
Evet tabii memnunum ama senin düşündüğün gibi değil dedi diyor Ahmet Paşa.
Ben İstanbul'un fethedildiğine değil,
hocam ve sultanım Akşemseddin'in mahcup olmadığına seviniyorum dedi diyor.
Allah bizi mahcup etmedi.
İstanbul'a girdik,
şükür secdelerine uzana uzana ve içeriye
bembeyaz bir atın üzerinde küheylan
22 yaşındaki arşın üzerinde en ağır bir kumandan o gün,
Sultan Fatih.
22 yaşında delikanlı.
İstanbul'a girişte patrikler,
papazlar,
cümle erkanı Hristiyaniyan,
çiçeklerle,
altınan anahtarlarla Sultan Fatih'i karşılamaya gelmişlerdi.
Şehir
teslim oluyor.
Gelmişler cübbeli cübbeli papalar, patrikler neyse kapının ağzında İstanbul'a giriş noktasında bembeyaz bir atın üzerinde
Yirmi iki yaşında delikanlı ile karşı karşıya gelmişler Ama hemen sağ tarafında yanı başında Sakalı göğsüne kadar
uzanan Bembeyaz mur saçlı Ahşemseddiğini de görmüşler Acaba İstanbul'u fetheden Fatih Bu yaşlı ihtiyar mı,
bu genç delikanlı mı diye merak etmişler
Karar verememişler Olsa olsa bu yaşlı ihtiyar olur
Delikanlıların kârı mıdır demişler,
bu ihtiyardır Fatih.
Ellerindeki çiçekleri vesair şeyleri
Akşemseddin hazretlerine götürmüşler.
Al şehri sana teslim ediyoruz ey Fatih demişler.
Akşemseddin gözünün ucuyla ben Fatih değilim.
Fatih şu atın üzerindeki 22 yaşında kartal bakışlı Sultan Fatih'tir demiştir.
Ona verin götürün.
Emanetleri ona getirdikleri zaman
Sultan Fatih bir ara duraklamış,
şehrin altın anahtarlarını ve emanetleri bana vermeyin.
Ben her ne kadar askeri sahada,
maddi
planda Fatih isem de esas İstanbul'un Fatihi Hocam Akşemseddin'dir,
ona teslim edin demiş.
Ve
ona teslim etmiştir.
İstanbul'u hangi ruhun zapt ettiğini anlıyorsunuz.
Ne zaman bu tavrımızı değiştirdik,
ne zaman bu hakikatten vazgeçtik,
ne zaman ehlullahı,
ne zaman Kur'an-ı Kerim'i,
ne zaman İslam âlimlerini,
ne zaman İslam ilimlerini terk ettik,
o günden beri mahcubumuzla perişanız.
Şekil itibariyle,
İstanbul'un fetih şeklini taklit etmek,
merasim,
bir takım kutlamalar bunlar,
hiçbir şey ifade etmez bunlar.
İstanbul'u zapt eden,
İstanbul'u fetheden ruhu kavramak lazımdır.
Hangi ruh teslim almıştır?
Evet,
sonra aynı
gün ikindi namazını
Ayasofya'da kılmışlardır Sultan Fatih.
İkindi namaz,
aynı gün.
Bütün Hıristiyan unsurlar,
canlarını kurtarmak için korkularından,
daha evvel de İstanbul'u bir başka Rum hükümdarı işgal etmiş,
öldürmedik can bırakmamış.
Sultan Fatih'i de öyle zannetmişler.
Zavallılar,
Sultan Fatih ferman çıkarıyor!
Hiçbir kadına kimse el sürmeyecek!
Hiçbir çocuğa dokunulmayacak!
Yaşlı ihtiyarlara,
kiliselere girmiş ve sığınmış olan Hiç kimseye silah çekilmeyecek,
kimse dokunmayacak!
Ve
kimsenin canına,
malına,
ırzına kimse dokunmamıştır!
Ayasofya'ya sığınan
bütün Gidin,
herkes serbest!
Evine,
köyüne,
isteyen her yere gibi gidin!
İslam hakim olmuştur artık,
korkusu yok ki onun.
İslam'ın hakim olduğu yerde sulh olur,
saadet olur,
hakikat herkes kendi yerini bulur edilir.
Ayasofya boşaltılmış ve
ikindi namazını Ayasofya'da kılmışlardır Sultan Fatih.
Hemen secdeye gitmişlerdir.
Menakibin tespit ettiği şeyleri biliyorsunuz.
İkindi namazını kılmaya durdukları zaman
emir-ül mü'minin olan Sultan Fatih
bütün askerlere,
bütün gazilere,
bütün âlimlere,
bütün ehlullah'a
namazı kendisi kıldırmış,
tekbir alarak namaza girmiştir.
Namaza giriş tekbirini biliyorsunuz.
Eller kulaklara kadar kalkar
ve Allahu Ekber sadasıyla tekbir alırlar.
Tekbir almak suretiyle Sultan Fatih namaza durmuştur,
alışılmış şeklin dışında bir iş yapmıştır birden.
Elleri göbek altında bağlı iken,
birkaç dakika sonra ellerini bırakmış,
yeniden tekbir almıştır ikinci defa.
Tekrar ellerini bağladıktan sonra üçüncü defa,
üçüncü tekbiri almış tekrar.
Allah Allah!
Bir şaşırma mı var,
bir yanılma mı var?
Bayram namazı değil,
bir şey değil bu.
Tekbir neden tekerrür ediyor?
Namazdan sonra merakla,
endişeyle
sultanımız,
efendimiz niçin namaza giriş tekbiri bir defa olduğu halde neden üç defa tekrar ettiniz dediklerinde bir gaye için,
bir dava için demiştir.
Tekbir alıp namaza durduğum zaman,
Allah'ım,
İstanbul'un fethini bize nasip ettin.
Fakat senin Kabe'ne,
senin Beytullah'ına,
Mescid-i Haram'a perde olmasın.
Bizim gözümüzü bağlamasın İstanbul.
Önünden eşyayı,
maddeyi,
mesafeyi,
dağları,
denizleri kaldır.
Kabetullah'ı göreyim ya Rabbi,
dedin.
Fakat
müyesser olmadı,
diyor.
Tekrar tekbir aldım,
yeniden sığındım Allah'a.
İstanbul'u perde yapma ya Rabbi.
Kâbetullah'ı göster,
kıbleyi karşıma çıkar.
Tekbir alayım dedim.
İkinci defada bir şeyler oldu.
Üçüncüsünde mekan,
mesafe kalktı,
kayboldu.
Beytullah siyah örtüsüyle karşıma dikildi.
Ondan sonra tekbir aldım diyor Fatih.
İstanbul'u fetheden ruhu anlayın.
İslam'ı hâkim kılma gayreti olmayanların hiçbir fetih de nasibi yoktur.
Fetih nerede?
Fatih nerede?
Okullardan Kur'an-ı Kerim'i kaldıralı,
tek bir nesil yetiştiremediler.
Bir tek nesil.
Göstersinler bakalım.
Mekteplerden Kur'an-ı Kerim'i kaldıralı,
İslam imanını ve İslam ahlakını,
İslam ahkamını kaldırdıkları günden beri bir
tek insan yetiştiremediler.
Fatih nesillerde,
Fatihleri doğuracak olan bir tek kadın koymadılar.
Hepsini şehvetin,
hepsini zinanın ve fuhşun zebunu haline getirdiler.
Nerede Sultan Fatihleri doğuracak kadınlar?
Bacağına geçirdiği daracık kot pantolonuyla,
şehri gıcıklanmalarla akşama kadar şehvet arayan kadınlar mı,
fatihleri hayata getirecekler?
Deniz kıyılarında
şehvetten başka bir şey görmeyen,
hayvani duygulara çalkalanan adil
kadınlar mı,
fatih yetiştirecek?
Sırtına kadar soyunup televizyon aynasında yüz binlerce gafilin alkışlar arasında insanları
hayvanlar gibi eğlendiren şantözler ve dansözler mi Fatihler meydana getirecek?
Kim getirecek?
Neslimizi harap etmişlerdir bizim.
Bizi fethin ruhundan koparmışlardır.
Kur'an'ı kaldırıp atmışlardır.
Hangi Fatih'ten bahsediyorsunuz?
Kur'an'dan başka bir gayesi olmayan Sultan Fatih,
22 yaşında
Bizans'ın binlerce yıl sökünüp atılmayan surlarını söküp atıyordu.
Üç
kıtaya hükmediyorlardı.
Ama
Kur'ansız bir hayat kuranlar,
Şimdi üç tane anarşistle başa kalkamıyorlar,
başa çıkamıyorlar.
Benim cebdim üç kıtaya hakimdir,
bunlar üç tane serseriye hakim olamıyorlar.
Nerede Fatih'ten,
nerede Fetih'ten bahsediyorlar?
Bunların Fatih'ten ve Fetih'ten bahsetmeye ne hakları var?
Hangi Fetih'ten bahsediyorlar?
İşte aziz ve asil kardeşlerim,
Fethin ruhu burada
düğümleniyor.
Kur'an-ı Kerim ile kaynaklanıyor.
Kur'an-ı Kerim ile kaynaklandığına dair
Molla Camii hazretlerinin tespit ettiği bir hususu da haber vereyim.
Molla
Camii İslam aleminin büyük alimlerinden,
yeryüzünün büyük ağırlıklarından mübarek bir insan.
Aynen şöyle buyuruyor.
Kur'an-ı Kerim'de
medhusena edilen bir belde var.
Belde,
memleket demek.
Belediye kelimesini buradan kullanıyoruz.
Belediyeden geliyor.
Yeryüzünde,
O kadar güzel bir memleket var ki,
Kur'an tabiri,
tayyibe,
tayyip
çok güzel demek,
çok tatlı.
Herkesin iştahını kabartan bir yer,
herkesin hoşlandığı bir yer.
Tayyip,
tayyip herkesin hoşlandığı,
arzu ettiği şey demek.
Beldetün tayyibetün,
bütün dünyanın dikkatini çeken,
iştahını çeken belde.
Beldetün tayyibetün.
Bunu üzerinde durmuş Molla Camii Hazretleri,
aynen Beldekin Tayyibetün Kelime-i Kur'aniyesindeki kelimeleri ebced harfleriyle hesaplıyor,
hicri olarak tam Sultan Fatih'in İstanbul'u fethettiği tarihin aynısı çıkıyor.
Tarih
çıkıyor.
Tam
manasıyla
Hicri tarih üzerine Sultan Fatih'in İstanbul'u fetih-i tarih ile,
o tarihi rakam ile Beldet'ün Tayyibet'in ayet-i kerimesinin ebced hurufuyla
karşılığı aynı karşı karşıya geliyor ve İstanbul'un fethine aynen tekabül ediyor.
Ne
diyorsunuz?
Kur'ansız fetih olur mu?
Kur'ansız Fatih yetişir mi?
Kur'ansız İslam hayata hakim olur mu?
Kur'ansız namaz olur mu?
Kur'ansız hayat olur mu?
Kur'ansız mektep olur mu?
Kur'ansız memleket olur mu?
Kur'ansız beşer hayatı ıslah olur mu?
İşte
aziz ve asil kardeşlerim,
bu noktada ittifak etmemiz
ve Sultan Fatih'in dayandığı fetih kaynaklarını görmemiz lazımdır.
Şimdi Sultan Fatih'in
aynı dava üzerindeki gayesi ve gayreti kesilmemiştir.
Doğu Roma İmparatorluğu yıktıktan sonra İtalya'da Batı Roma İmparatorluğu üzerinde de aynı planları hazırlamış ve
Katolik dünyasını da teslim almaya karar vermişti.
Eski Veziri Azamlardan
Gedik Ahmet Paşa'yı,
şimdi İstanbul'da Gedik Paşa dediğimiz Gedik Ahmet Paşa'yı ordu kumandanı tayin ederek
İtalya'nın üzerine asker sevk etmiş ve o İtalya haritasını hatırlarsınız,
çizmeye benziyor.
O çizmenin topuğundan yakalamış,
o Tronto Limanı'na on dört bin asker çıkarmıştır
İtalya'ya,
İstanbul'dan sonra.
İtalya'da
Roma'daki papa o günkü papa korkusundan tacını tahtını bırakarak Fransa'ya paysa kaçmıştır.
Eyvah
Hristiyan dünya çöküyor demişlerdir.
Çöküyor demişlerdir.
Ve korkuya endişeye düşmüşlerdir.
Derhal
Sultan Fatih'in hayatını ortadan kaldırmaya kalkmışlardır.
Ve Sultan Fatih tam
on beş defa zehirlenmiştir.
On beş defa zehirlenmiştir.
Hiçbirisinde de muvaffak olamamışlardır.
Neticede
Müslüman olmuş görünerek Sultan Fatih'in sarayında hususi hekinlik yapan Yakup Paşa namındaki Venedikli kafi bir Yahudi'yi kandırmışlar.
Sen Sultan Fatih'i zehirlersen sana
bugünkü raişle bir milyar dört yüz elli milyon para vereceğiz demişlerdir.
Ve
bu kafir Yakup Paşa,
asıl ismi La Copo ismindeki bu melun,
Sultan Fatih'i bir kahveyle zehirlemiş,
büyük sultanın,
cihana sığmayan sultanın ciğerleri parçalanmak suretiyle ağzından kemik kemik dökülmüştür.
ve Fatih ruhunu teslim etmiş,
askerler bunun farkına vararak Yakup Paşa,
kafirini Venedikli Yahudisini parça parça ederek öldürmüşlerdir.
Neticede bütün Hristiyanlık dünyası bayram etmeye kapmış,
bütün İtalya toplar atarak günlerce şenlik yapmış,
Roma'da Papa,
bütün Avrupa kiliselerinde üç gün üç gece devamlı çanlar çaldırarak Fatih öldü diye şenlikler ve şükür hainler yapmışlardır.
O günden beri ehl-i küfür bayram ediyor.
Böyle bir Fatih çıkmasın diye çalışıyorlar.
Böyle bir Fatih yetişmesin diye bize hiçbir şey vermediler ve bizim kaynaklarımızı kuruttular,
bizim menbaalarımızı kuruttular,
eğitim sistemlerimizi
bütün hayat haysiyetlerimizi yıktılar insanın aslı maymundur diyerek fatih yetişmesin diye hayvan yetişsin diye felsefeyi maymun olarak aldılar.
O günden bugüne ne insan yetiştiği ne Fatih memlekette,
milli eğitim sisteminin planladığı okullardan,
mekteplerden sonunda insan değil,
bir gününü parçalayan vahşi eşkıya güruhu,
anarşist ve teröristler çıkmaya başlamıştır.
Bugün hasbelkader Mehmetçik dipçiğini çekip alsa mektebin kapısında kimse okuyamayacaktır.
İnşallah
Bütün bunlara rağmen bu millet asrına dönecek ve fatihini bulacaktır inşallahü teâlâ!
Fatihini bulacak yeniden!
Kur'an'a dönecek yeniden!
İslam hakim olacak yeniden!
Ve yeryüzünde Allah'ın hükmü geçecek yeniden!
Müslümanlar inşallah çalışıp devam edecek yeniden,
şuurumuzu toplayacağız yeniden,
haysiyetimizi bulacağız yeniden,
İslam'a döneceğiz yeniden.
İnşallahü teâlâ.
Kardeşlerim fazla uzatmayayım.
Allahü teâlâ nasip ederse önümüzdeki hafta içinde bizim
müftülüklerimizin müsaadesiyle
gideceğimiz yerlerin de dün görevlilerinin tertibiyle, davetiyle
Perşembe günü Allah nasip ederse,
Düzce'de büyük bir konferans hazırlayacağız.
Düzce'de Perşembe günü.
Cuma günü buraya yetişeceğiz,
Eminönü'ne.
Cuma ertesi ayın yedisi,
Gölcük Din Görevleri'nin daveti üzerine,
Gölcük'te Belediye Yazlık Sineması'nda büyük bir cemaate konferans arz edeceğim yine.
Yedi Cuma ertesi günü önümüzdeki hafta.
Pazar günü de yine Karamürsel civarında olacağım.
o kısmı şöyle emri bil maruf ile tebliğat,
irşad ile dolaşıp yeniden döneceğim.
Gelecek pazarda bulunamayacağız.
Siz de biraz istirahat edin.
Ben istirahate vakit bulamam.
Dolaşmamız lazım.
Siz de hususi işlerinizi,
ahvalinizi biraz dinlenin,
yapın.
Daha sonraki pazar buluşmak suretiyle yeniden derslerimize biiznillah devam edeceğiz.
Önümüzdeki hafta değil de daha sonraki pazar yeni
Tekrar toplaşmak ve buluşmak üzere Ya Rabbi günahlarımızı affeyle Ya
Rabbi kusurlarımızı mağfiret eyle Ya Rabbi bizi huzuruna kabul ettin Cennetine de layık eyle
İstanbul'u fetheden Fatih hürmetine,
İstanbul'u fetheden askerler,
ehlullah,
evliyaullah hürmetine,
bu millete yeniden fetihle razım eyle!
Kur'an-ı Kerim'i bizlere hakim eyle!
Bizleri ve bizim idarecilerimizi Kur'an-ı Kerim'in ahkamına mahdum eyle!
Alem-i İslam'a fırsat ver Ya Rabbi!
Alem-i İslam'a imtihan ver Ya Rabbi!
Alem-i İslam'a zafer ver Ya Rabbi!
Alem-i İslam'a fetih ver Ya Rabbi!
El-Açibamin diyen kardeşlerimi affeyle Ya Rabbi!
El-Açibamin diyen kardeşlerimi yeniden fetihlere mazhar eyle Ya Rabbi!
Her nefesimizde kelime-i şehadet ki,
aşk ile buyurun!
Eşhedü en lâ
ilâhe illallah!
BENZER KONULAR
1. Ders İstanbulun Feth-i 1. Bölüm Timurtaş Uçar Hoca
Alimlerin Mürekkebi Mayıs 23, 2024
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar

HIÇ YORUM YOK